"çocuk henüz çocukken şu sorulara sıra gelmişti.
neden ben benim de sen değilim,
neden buradayım da orda değilim.
zaman ne zaman başladı ve uzay nerede bitiyor.
güneşin altındaki yaşam sadece bir rüya mı?
gördüklerim, duyduklarım, kokladıklarım sadece dünyadan önceki dünyanın bir görüntüsü mü?
gerçekten kötülük var mı?
gerçekten kötü insanlar var mı?
nasıl olur da ben olan ben olmadan önce var değildim ve nasıl olur da ben olan ben, bir zaman sonra ben olmayacağım…"
"çocuk çocukken, hiçbir şey hakkında fikri yoktu. alışkanlıkları yoktu. bağdaş kurup otururdu. sonra koşmaya başlardı. saçının bir tutamı hiç yatmazdı, ve fotoğraf çektirirken poz vermezdi.
çocuk çocukken, şu sorulara sıra gelmişti. neden ben benim de sen değilim? neden buradayım da orada değilim? zaman ne zaman başladı? ve mekan nerede bitiyor? güneşin altındaki yaşam sadece bir rüya mı? gördüklerim, duyduklarım, kokladıklarım, sadece dünyadan önce ki dünyanın bir görüntüsü mü? gerçekten kötülük var mı? gerçekten kötü insanlar var mı? nasıl olur da ben olan ben, ben olmadan önce var değildim? ve nasıl olur da ben olan ben bir zaman sonra ben olmayacağım.
çocuk çocukken, ıspanağı, bezelyeleri, sütlacı ve karnabaharı ağzında geveleyip dururdu. ama şimdi hepsini yiyor. üstelik de mecburiyetten değil.
çocuk çocukken, bir keresinde yabancı bir yatakta uyandı. ve şimdi hep tekrar uyanıyor. bütün insanlar güzel görünürdü, şimdi ise sadece bazen. cenneti gözünün önüne getirebiliyordu, şimdi ise tahmin ediyor. hiçliği düşünemezdi. bugün ise ürküyor.
çocuk çocukken, zevkle oyun oynardı. şimdi ise ancak iş yapınca yoğunlaşabiliyor.
çocuk çocukken beslenmek için elma ve ekmekle yetinirdi. aslında halen de öyle. şimdi bile hala taze ceviz yiyince dili kabarıyor. ve hala bir dağın tepesindeyken daha yüksek bir dağın özlemini çekiyor. büyük şehirdeyken, daha büyük bir şehri özlüyor, ve bu hep böyle devam ediyor. bir ağacın tepesinde, bugün de olduğu gibi, ellerini büyük bir coşkuyla kirazlara uzatıyor. yabancılardan çekinirdi, ve halen de çekiniyor. ilk karı beklerdi, ve hala da bekliyor.
çocuk çocukken, ağacı bir mızrak darbesiyle titretirdi. hala da öyle titretiyor."
Ne güzel filmdi, ne güzel monologdu. Hayatımız monologlara kaldı. Bir melek varsa dokunsa ya omzumuza.
YanıtlaSilnein! güzeldi. şiirselliği güzeldi. avrupanın bunalımına düşkünlüğü beni benden alıyor.
YanıtlaSil